Türk Hikmeti
Türk hikmeti kültürümüzün derin köklerine dayanan ve insanlığın ortak arayışlarına cevap verebilecek zengin bir düşünce geleneğidir. Bu mirası anlamak ve gelecek nesillere aktarmak, bizim için hem bir zorunluluk hem de bir onurdur.
Türklerdeki hikmet veya felsefeyi derleyen kaynaklar, genelde felsefî eserler şeklinde değil, edebi ürünler hâlindedir. Türklerde yazılı ve sözlü ifadeler doğruyu dile getirmekle beraber, güzele de uygun biçimde yer verilmiş, sanat yapılmış, ölçü ve uyak kullanılarak söz uzatılmamış, düşünceler kısa yoldan az ve öz olarak dile getirilmiştir.
Sırtını güneşin doğduğu yere dönüp Allah’ın ismini yüceltmek uğruna, kısaca Âleme Nizam verme adına yola revan olan sadece Türkler ve akraba kavimler olmuştur. Zaten aynı ülkü Türkistan’da bulunan diğer milletlerde de olsa ortak bir hareket söz konusu olabilirdi.
Gök Tanrı inancına sahip iken adı “Kızılelma” olarak isimlendirilen bu ideal, Hira-Nur Dağı’ndan esen Muhammedî meltemi soluyup Muhammedî kelâmla mayalanıp İslâm inancını benimsedikten sonra isim değiştirmiş ve “Nizâm-ı Âlem”, “İ‘lā-yı Kelimetullāh” isimleriyle ifade edilmeye başlanmıştır.
Türk hikmetine dair hazırladığımız bu eserin bir boşluğu doldurmasını ümit ediyoruz. Zira bugüne kadar bu alanda yeterli sayıda çalışma yapıldığını maalesef söyleyemiyoruz.

Türk hikmeti kültürümüzün derin köklerine dayanan ve insanlığın ortak arayışlarına cevap verebilecek zengin bir düşünce geleneğidir. Bu mirası anlamak ve gelecek nesillere aktarmak, bizim için hem bir zorunluluk hem de bir onurdur.
Türklerdeki hikmet veya felsefeyi derleyen kaynaklar, genelde felsefî eserler şeklinde değil, edebi ürünler hâlindedir. Türklerde yazılı ve sözlü ifadeler doğruyu dile getirmekle beraber, güzele de uygun biçimde yer verilmiş, sanat yapılmış, ölçü ve uyak kullanılarak söz uzatılmamış, düşünceler kısa yoldan az ve öz olarak dile getirilmiştir.
Sırtını güneşin doğduğu yere dönüp Allah’ın ismini yüceltmek uğruna, kısaca Âleme Nizam verme adına yola revan olan sadece Türkler ve akraba kavimler olmuştur. Zaten aynı ülkü Türkistan’da bulunan diğer milletlerde de olsa ortak bir hareket söz konusu olabilirdi.
Gök Tanrı inancına sahip iken adı “Kızılelma” olarak isimlendirilen bu ideal, Hira-Nur Dağı’ndan esen Muhammedî meltemi soluyup Muhammedî kelâmla mayalanıp İslâm inancını benimsedikten sonra isim değiştirmiş ve “Nizâm-ı Âlem”, “İ‘lā-yı Kelimetullāh” isimleriyle ifade edilmeye başlanmıştır.
Türk hikmetine dair hazırladığımız bu eserin bir boşluğu doldurmasını ümit ediyoruz. Zira bugüne kadar bu alanda yeterli sayıda çalışma yapıldığını maalesef söyleyemiyoruz.