Osmanlı Topraklarında Kadın Olmak
Osmanlı kadınının mahrem sınırlar ölçüsündeki hayatı, asırlar boyunca geniş bir coğrafyada hüküm süren bir devletin, üzerinde en çok tartışılan ve fanteziler üretilen unsuru olmasına yol açmıştır. Oryantalist ve ideolojik bakış açısıyla ele alınan yerli ve yabancı kaynaklarda Osmanlı kadınına dair genel kanı, esaret altında ve çağdaşlarının çok gerisinde olduğu yönündedir. ‘Yardıma muhtaç baskı altındaki şarklı kadın’ algısı, çoğunlukla toplumsal hayatın perde arkasında kalan saray kadınları üzerinden yürütülen emperyalist bir misyondur. Oysa birçok ulusu ve sınıfı bünyesinde barındıran Osmanlı Devleti’nde tek tip bir kadın profili çizmek oldukça yüzeysel ve sığ bir yaklaşımdır.
Bu çalışmada saraylı, şehirli, köylü, Müslüman ve gayrimüslim ayrımı yapılmaksızın Osmanlı kadınlarının toplumsal statüsü, hakları, sosyal hayattaki görünürlüğü ve ekonomik hayata katkısı değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra Osmanlı kadını ve Avrupa toplumlarındaki kadınlar karşılaştırılarak, kadınların mevcut hak ve özgürlüklerinin, sınırlılıklarının, ahlak ve namus kavramları ile kadına yüklenen misyonun Osmanlı toplumuna has bir durum olmadığını esasında kadınların hangi dine ve ırka mensup olursa olsun benzer seyirde bir hayat sürdüğü ortaya çıkarılmıştır. Dahası bilinenin aksine Osmanlı kadınının, hukuki ehliyet, miras, evlilik ve boşanma gibi birçok yönden çağdaşı Avrupa kadınlarından daha fazla hakka sahip olduğu görülmüştür.
Bu kitap, Osmanlı tarihine kadınların penceresinden bakarak, Osmanlı kadını ile ilgili bilinmeyenleri objektif bir şekilde gözler önüne sererek okuyucuyu tarihsel bir yolculuğa çıkarmayı amaçlamaktadır.
Osmanlı kadınının mahrem sınırlar ölçüsündeki hayatı, asırlar boyunca geniş bir coğrafyada hüküm süren bir devletin, üzerinde en çok tartışılan ve fanteziler üretilen unsuru olmasına yol açmıştır. Oryantalist ve ideolojik bakış açısıyla ele alınan yerli ve yabancı kaynaklarda Osmanlı kadınına dair genel kanı, esaret altında ve çağdaşlarının çok gerisinde olduğu yönündedir. ‘Yardıma muhtaç baskı altındaki şarklı kadın’ algısı, çoğunlukla toplumsal hayatın perde arkasında kalan saray kadınları üzerinden yürütülen emperyalist bir misyondur. Oysa birçok ulusu ve sınıfı bünyesinde barındıran Osmanlı Devleti’nde tek tip bir kadın profili çizmek oldukça yüzeysel ve sığ bir yaklaşımdır.
Bu çalışmada saraylı, şehirli, köylü, Müslüman ve gayrimüslim ayrımı yapılmaksızın Osmanlı kadınlarının toplumsal statüsü, hakları, sosyal hayattaki görünürlüğü ve ekonomik hayata katkısı değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra Osmanlı kadını ve Avrupa toplumlarındaki kadınlar karşılaştırılarak, kadınların mevcut hak ve özgürlüklerinin, sınırlılıklarının, ahlak ve namus kavramları ile kadına yüklenen misyonun Osmanlı toplumuna has bir durum olmadığını esasında kadınların hangi dine ve ırka mensup olursa olsun benzer seyirde bir hayat sürdüğü ortaya çıkarılmıştır. Dahası bilinenin aksine Osmanlı kadınının, hukuki ehliyet, miras, evlilik ve boşanma gibi birçok yönden çağdaşı Avrupa kadınlarından daha fazla hakka sahip olduğu görülmüştür.
Bu kitap, Osmanlı tarihine kadınların penceresinden bakarak, Osmanlı kadını ile ilgili bilinmeyenleri objektif bir şekilde gözler önüne sererek okuyucuyu tarihsel bir yolculuğa çıkarmayı amaçlamaktadır.